SosyalBank.Org - Bireyleriyle Sosyal, Bilgileriyle Güçlü Toplum
Hoşgeldiniz
Ziyaretçi. Kayıt Ol !
Üye Giriş
MesutHayat Avatar

Hoş Geldiniz!

Merhaba



Forum İstatistikleri
Son Mesajlar
Konu Tarih, zaman  Yazar Son Mesaj Forum
  2023-2024 TC İNKILAP TARİHİ 2.DÖNEM 1.YAZILI (açık... 4 saat önce smokeramazan sarıkanarya 8.Sınıf T.C. İnkılap Tari...
  2023-2024 -7.SIN.SOSYAL 2.DÖNEM 1.YAZILI (açık uçl... 11 saat önce smokeramazan uralaltay69 7.Sınıf Sosyal Bilgiler
  2023-2024 - 5.SIN.SOSYAL 2.DÖNEM 1.YAZILI (açık uç... 24/03, 22:07 smokeramazan şahin46 5.Sınıf Sosyal Bilgiler
  8.Sınıf 180 Soruluk İnkılap Denemesi PDF 22/03, 21:02 serkan42 byhn Liselere Giriş Sınavı Den...
  KÜLTÜR ve MEDENİYETİMİZE YÖN VERENLER 2.DÖNEM 1.YA... 22/03, 16:32 smokeramazan smokeramazan Kültür ve Medeniyetimize ...
  2023-2024 -6.SINIF SOS.BİL.2.DÖNEM 1.YAZILI (bol g... 22/03, 00:35 smokeramazan smokeramazan 6.Sınıf Sosyal Bilgiler
  2024 LGS TC İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük Final D... 17/03, 13:55 Metin Özdamarlar suo Herkese Açık Paylaşımlar
  OTİS 14/03, 14:01 cafri cafri Raporlar
  Türk Kadını - Ayla Yıldırım 03/03, 17:07 Serdar Yıldırım Serdar Yıldırım Değerler Eğitimi
  7. Sınıf Sosyal Bilgiler 5. Ünite Açık Uçlu Sorula... 17/02, 17:45 mustafakarakus mustafakarakus Konu Kazanım Testleri
  6. Sınıf Sosyal Bilgiler 5. Ünite Açık Uçlu Sorula... 16/02, 15:57 mustafakarakus mustafakarakus Konu Kazanım Testleri
  5. Sınıf Sosyal Bilgiler 5. Ünite Açık Uçlu Sorula... 15/02, 21:44 mustafakarakus mustafakarakus Konu Kazanım Testleri
  2024 LGS DENEMESİ - 1 10/02, 18:54 yamanrecep yamanrecep 2023 T.C. İnkılap Tarihi ...
  8. Sınıf İnkılap Tarihi 5. Ünite Açık Uçlu Sorular... 08/02, 16:08 mustafakarakus mustafakarakus Konu Kazanım Testleri
  Atatürk'ün Çocukluk Anıları: Kaplan 02/02, 12:48 Serdar Yıldırım Serdar Yıldırım Değerler Eğitimi
En İyi Yorumcu
Metin Özdamarlar 639
mustafakarakus 373
MERSİNLİ3325 290
engindemirci 264
M.ASLAN 180
35bp47 156
bolat 153
Yeni Üyeler
Nebzlelsmms Bugün
Siyaaaaas Bugün
didem01 Bugün
BERRA ALTUNTAŞ Bugün
Karanmira Bugün
sarıkanarya Bugün
Nur8686 Bugün


Hoşgeldin, Ziyaretçi
Sitemizden yararlanabilmek için Kayıt olmalısınız.

Kullanıcı Adınız:
  

Şifreniz:
  





Forumda Ara

(Gelişmiş Arama)

Forum İstatistikleri
» Toplam Üyeler: 44,284
» Son Üye: Nebzlelsmms
» Toplam Konular: 3,750
» Toplam Yorumlar: 12,930

Detaylı İstatistikler

Son Aktiviteler
2023-2024 TC İNKILAP TARİ...
Forum: 8.Sınıf T.C. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük
Son Yorum: sarıkanarya
4 saat önce
» Yorumlar: 1
» Okunma: 948
2023-2024 -7.SIN.SOSYAL 2...
Forum: 7.Sınıf Sosyal Bilgiler
Son Yorum: uralaltay69
11 saat önce
» Yorumlar: 1
» Okunma: 738
2023-2024 - 5.SIN.SOSYAL ...
Forum: 5.Sınıf Sosyal Bilgiler
Son Yorum: şahin46
24/03/2024, 22:07
» Yorumlar: 2
» Okunma: 902
8.Sınıf 180 Soruluk İnkıl...
Forum: Liselere Giriş Sınavı Denemeleri
Son Yorum: byhn
22/03/2024, 21:02
» Yorumlar: 34
» Okunma: 19,514
KÜLTÜR ve MEDENİYETİMİZE ...
Forum: Kültür ve Medeniyetimize Yön Verenler
Son Yorum: smokeramazan
22/03/2024, 16:32
» Yorumlar: 0
» Okunma: 940
2023-2024 -6.SINIF SOS.Bİ...
Forum: 6.Sınıf Sosyal Bilgiler
Son Yorum: smokeramazan
22/03/2024, 00:35
» Yorumlar: 0
» Okunma: 573
2024 LGS TC İnkılap Tarih...
Forum: Herkese Açık Paylaşımlar
Son Yorum: suo
17/03/2024, 13:55
» Yorumlar: 24
» Okunma: 14,535
OTİS
Forum: Raporlar
Son Yorum: cafri
14/03/2024, 14:01
» Yorumlar: 0
» Okunma: 121
Türk Kadını - Ayla Yıldır...
Forum: Değerler Eğitimi
Son Yorum: Serdar Yıldırım
03/03/2024, 17:07
» Yorumlar: 0
» Okunma: 676
7. Sınıf Sosyal Bilgiler ...
Forum: Konu Kazanım Testleri
Son Yorum: mustafakarakus
17/02/2024, 17:45
» Yorumlar: 0
» Okunma: 746

 
  Çanta Yayınları Türkiye Geneli-5_ 567. sınıf Sosyal Bilgiler
Yazar: Metin Özdamarlar - 30/04/2020, 11:47 - Forum: Çanta Yayınları Türkiye Geneli Denemeleri 5-6-7-8 - Yorumlar (14)


Dosyayı İndirmek İçin Lütfen Bir Kez Tıklayınız. Denemelerin Cevap Anahtarları Sadece Öğretmenler İle Paylaşılmaktadır.
.pdf   
  • Boyut: 4.99 MB
  • İndirme Sayısı: 2816
  • .pdf   
  • Boyut: 4.59 MB
  • İndirme Sayısı: 2393
  • .pdf   
  • Boyut: 3.08 MB
  • İndirme Sayısı: 2625


  • Çanta Yayınları Türkiye Geneli-5_ 567. sınıf Sosyal Bilgiler

    Devamını Oku..
    Bu konuyu yazdır

      TARİHE YOLCULUK ÜNİTE TESTİ (100 SORU)
    Yazar: mhkagan - 30/04/2020, 10:17 - Forum: Ünite Testleri - Yorumlar (1)


    Dosyayı İndirmek İçin Lütfen Bir Kez Tıklayınız. Denemelerin Cevap Anahtarları Sadece Öğretmenler İle Paylaşılmaktadır.
    .pdf   
  • Boyut: 208 KB
  • İndirme Sayısı: 641


  • .pdf   
  • Boyut: 1.49 MB
  • İndirme Sayısı: 1204
  • Arkadaşlar, 6. sınıf 2. Ünite Tarihe Yolculuk Ünite Tekrar Testi (100 soru)

    Devamını Oku..
    Bu konuyu yazdır

      Gezgin Şehmuz İle Fakir Padişah
    Yazar: Serdar Yıldırım - 29/04/2020, 18:46 - Forum: Değerler Eğitimi - Yorumlar (2)

    GEZGİN ŞEHMUZ İLE FAKİR PADİŞAH
    Gezgin Şehmuz geze geze yoklar, yoksulluklar ülkesine varmış. Gezdikçe, insanların nasıl bu kadar yoksul olduklarına şaşırıp kalmış. Giydikleri elbiseler eski, yamalı, yırtık pırtıkmış. Ayaklarında ise, birer tahta çarık, yalınayak dolaşanlar bile varmış. Köyler, kasabalar ve şehirlerdeki evler tek katlı, ahşap yapılarmış. Tarlalar, bağlar, bahçeler belirli yerlerde bulunuyor, fakat ülkenin genişliğine oranla az yer kaplıyormuş. Başkente gitmiş. Padişahın sarayının nerede olduğunu sormuş. İleride, ağaçlar arasında demişler. Ağaçlığın kenarında atından inmiş. Ağaçların arasından yürümüş, sonunda yolu geniş bir düzlüğe çıkmış. Bakınmış ortada iki katlı ahşap bir evden başka bina görememiş. Ahşap binanın çevresinde beş altı kişi, ellerinde kazmalarla toprağı kazıyorlar, ekim - dikim işiyle uğraşıyorlarmış. Yanlarına yaklaşmış:
    “ Kusura kalmayın ağalar, sarayı burada diye tarif ettiler. Acaba yanlış mı geldim? “ diye sormuş.
    “ Doğru gelmişsin, beyim!..Bizim padişahın sarayı işte burası. “ demiş köylülerden birisi ve eliyle iki katlı ahşap yapıyı işaret etmiş.

    Gezgin Şehmuz, iliklerine kadar titrediğini hissetmiş. Koca bir ülkenin padişahı, nasıl olur da bu eski binada hüküm sürer?  Aklına, hayallerine sığdıramamış. Başı dönmüş, bakışları bulanmış, olduğu yere çöküvermiş. Az biraz dinlendikten sonra, başını elleri arasına almış, düşünceye dalmış. ‘ Vah bana, vahlar bana. Nasıl oldu da düşünemedim? Onca yoksulluk varken, bu yoksulluğu yöneten padişahın da yoksul olacağını, fakir padişah olacağını. Çok yerler gördüm, çok insanlar tanıdım. Demek ki, tecrübe de bazı durumlarda pek işe yaramazmış. Neyse, kalk bakalım, Şehmuz. Gidelim, görelim şu fakir padişahı, yoksulluğunun derecesini ölçelim. ‘
    Etrafında toplananlara: “ Yok bir şeyim. Yorgunluktan herhalde başım döndü. Padişahınızla görüşmek isterim. Gezgin Şehmuz geldi deyin kendisine.“ demiş. Oradakiler, sevinçle birbirlerine bakınmışlar. İçlerinden birisi dönmüş. Koşarak, padişaha haber vermeye gitmiş.

    Gezgin Şehmuz, biraz sonra padişahın odasına girmiş. Orta yaşlı padişah, kendisini ayakta karşılamış, gülerek: “ Hoş geldin!  Sefalar getirdin. Demek Gezgin Şehmuz sensin. Yıllardır hakkında anlatılanları can kulağıyla dinlerim. Gittiğin yerlere hareket, bereket getirirmişsin. Bilgine,sözüne,sohbetine doyulmazmış. Ben seni daha yaşlı zannederdim; pek gençmişsin. “
    “ Hoş bulduk, padişah hazretleri. Hakkın ihsanları üzerinize olsun efendim. On beş yaşlarında ilk gezilerimize başladık, bir o kadarı da, yollarda geçti. Yıllar yollarda kaçar, yollarda yılları kovalar dururum. Gezerim, dolaşırım, sorarım, öğrenirim. Öğrendiklerimi, bilmeyenlere öğretirim. Bilgiyi bilen yerlerden, bilgiyi bilmeyen yerlere bilgi taşırım. Benim yaptığıma bir nevi bilgi hamallığı denebilir. “
    “ Doğru dersin Şehmuz, öğretenin olmadığı yerde bilginin varlığı bilinmiyor, hiçbir şey de öğrenilemiyor. Neyse, yorgunsundur. Buyur, geç otur şöyle, rahatına bak. ” diyerek padişah, Şehmuz’a tahta bir sandalye uzatmış, kendisi de başka bir sandalyeye oturmuş.
    “ Şehmuz, sanırım buraya gelene kadar ülkemin birçok kasabasını, köyünü görmüşsündür. Halkımın çok yoksul oluşu, şehirlerde tüccar bulunmayışı, toprakların büyük kısmının verimsiz oluşu mutlaka dikkatini çekmiştir. Yabancı ülke tüccarları gelmezler benim ülkeme. Mal getirseler kime satacaklar? Halkım kendi karnını doyuramazken elbise mi, ayakkabı mı düşünecek. O boş gördüğün topraklarda çok denemeler yaptık, her türlü ürünü yetiştirmeyi denedik. Sonuç sıfır. ”

    “ Değerli padişahım. Arazilerinizin büyük kısmı killi toprak tabir edilen cinsten. Killi topraklar geçirimsiz topraklardır. Bu toprağa dikilen nebatların kökleri hava ile temas edemez. Yağan yağmur suları bitkinin köklerine ulaşamaz. Hava ve su olmayınca da bitkiler yaşayamaz. Ülkeniz topraklarının verimli olan küçük bir bölümü kumlu topraklardır. Kumlu topraklar, bazı sebze ve meyvelerin yetişmesine elverişlidir. Fakat  kum oranı biraz fazlacadır. Uygun yerlerde killi toprakları kumlu topraklarla karıştıralım. Bu karışım gübre ile desteklenirse humuslu toprak oluşur. Humuslu topraklar verimli topraklardır. Bol ürün elde edilir. Ayrıca suni göletler yapılırsa, buralarda balık nesli çoğaltılabilir. Ülke insanlarının et ve protein ihtiyacı karşılanabilir. Zamanla ihtiyaç fazlası ürünler ve balıklar komşu ülkelere satılıp para bile kazanılabilir. “

    Gezgin Şehmuz’un anlattıklarını dikkatle dinleyen padişah: “Aman be Şehmuz, yeter ki kendimizi doyuralım, para kazanması eksik kalsın. Duymadığımız, bilmediğimiz nice şeyler söylersin. Ağzından bal akar. Demek ziraat işlerinde böylesine metotlar geliştirilmiş. İki yarımın toplamı bir değil, dört edermiş, beş edermiş demek ki. Hiç vakit kaybetmeye gelmez. Şehirlerden, kasabalardan, köylerden temsilciler gelsin. Burada yapmaları gerekenleri öğrensinler. Öğrendiklerini gittikleri yerlerde öğretsinler. Şu andan itibaren ülkemde genel tarım seferberliğini başlatıyorum. “ demiş.

    Ekim - dikim işlerinin başladığı günlerde, Gezgin Şehmuz’un gelişi, fakir ülke için büyük bir şans olmuş. Herkes, Gezgin Şehmuz’un anlattıklarını can kulağı ile dinlemiş. Bilenler, bilmeyenlere anlatmış. Günlerce, haftalarca arabalarla kumlu toprak taşınmış. Yumuşak bir toprak çeşidi olan killi toprakla karıştırılmış. Hazırlanan tarlalar sürülmüş, gübrelenmiş, tohumlar atılmış. Su kanalları açılmış. Tarlalar sulanmış. Sonbahar yağmurları toprağın sulanma işine kesin çözüm getirmiş. Ekim - dikim işleri bittikten sonra uygun yerlerde suni göletler hazırlanmış. Buralarda balık yetiştirilmeye başlanmış. Aradan zaman geçmiş. Ülkenin birçok yerinde başaklar boy atmaya, sebzeler olgunlaşmaya başlamış. Herkes, sevinç içindeymiş. Sebzeler ve meyveler toplanmış. Ambarlar ürünle dolmuş. Büyük ve küçükbaş hayvanlar çayırlarda, çimenlerde otlamışlar. Eskiden, zayıflıktan kemikleri sayılacak halde olan hayvanlar gelişmişler, semizleşmişler.

    Ertesi yıl tarım yapılan topraklar daha da genişletilmiş. Tarlalara yeni tarlalar katılmış. Kendilerine yetecek kadar yiyecek yiyen fakir ülkenin insanları daha bir hırsla, azimle işlerine sarılmışlar. Çok çalışmışlar. Hasat mevsiminden sonra ürün fazlasını elbise, ayakkabı, kumaş, ev eşyası gibi acil ihtiyaçlar karşılığında komşu ülkelerle takas etmişler. Önceleri bu ülkenin adını bile anmayan yabancı tüccarlar gelir, gider olmuşlar. Ticaret gelişmeye başlamış.

    Daha ertesi yıl ürün bol olmuş. Elbise, ayakkabı gibi ihtiyaçlarını karşılayan halk, ürünlerini parayla satmışlar. Eski ahşap evler yıkılıp, yerine taştan, tuğladan, sağlam, iki üç katlı evler yaptırmaya başlamışlar. Padişah ise, iki katlı ahşap sarayının tam karşısına büyük bir saray yaptırmış. Bu saraya taşınmış. Eski saray Gezgin Şehmuz’un ricası üzerine yıktırılmamış. Kapısına büyükçe bir levha asılmış. Levhaya Gezgin Şehmuz’un şu sözleri yazılmış.
    “ Yok vardır. Var yoktadır. Önemli olan, yoktan varı ayırıp çekip almaktır. Yok bir tanedir. Bir yok, iki yok olmaz. Var yoktan ayrılırsa çoğalır: İki olur, üç olur, beş olur. Yok varın gelişmesini önler, hapseder. Var yokun yokluğunda var olur, varlık olur. “

    Gezgin Şehmuz, üç yıldır bu ülkede olduğunu, ülkede yaşayan insanlara biraz olsun yardımcı olabildiyse kendisini bahtiyar ve mutlu hissedeceğini; öğrenme, inceleme, araştırma ile çıkar gözetmeksizin çok çalışmanın toplumları kalkındıracağını söyleyerek, padişahtan gitmek için izin istemiş. Padişah ve halk, her şeylerini borçlu oldukları, yoksulluğu yok eden bu değerli adamın kalması için fazla ısrar etmemişler. Biliyorlardı ki , O, bir gezgindir. Yardıma, öğrenmeye ihtiyaçları olan başkaları da bulunabilir. Gezgin Şehmuz padişah ile vedalaşıp saraydan ayrıldıktan sonra  padişah gözyaşlarını tutamamış. Evet…Bir padişah ağlıyormuş.


    Yazan: Serdar Yıldırım

    Gezgin Şehmuz İle Fakir Padişah - Sıradışı Yayıncılık - Yayın Yılı: 2011 - 16 sayfa

    Devamını Oku..
    Bu konuyu yazdır

      Şanlıurfa MEM_2017_2018_ İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük LGS Denemeleri (9 Adet)
    Yazar: Metin Özdamarlar - 25/04/2020, 09:30 - Forum: 8.Sınıf - Yorumlar (2)


    Dosyayı İndirmek İçin Lütfen Bir Kez Tıklayınız. Denemelerin Cevap Anahtarları Sadece Öğretmenler İle Paylaşılmaktadır.

    Şanlıurfa MEM_2017_2018_ İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük LGS Denemeleri (9 Adet)

    Devamını Oku..
    Bu konuyu yazdır

      8.Sınıf LGS İnkılap Tarihi Deneme Sınavı 4
    Yazar: engindemirci - 23/04/2020, 17:46 - Forum: Liselere Giriş Sınavı Denemeleri - Yorum Yok


    Dosyayı İndirmek İçin Lütfen Bir Kez Tıklayınız. Denemelerin Cevap Anahtarları Sadece Öğretmenler İle Paylaşılmaktadır.
    .rar   
  • Boyut: 561.03 KB
  • İndirme Sayısı: 730


  • [Resim: kapak-jpg.35404]


    8.Sınıf LGS İnkılap Tarihi Deneme Sınavı 4
    CEVAP ANAHTARI
    1-c 2-b 3-b 4-c 5-b 6-a 7-c 8-c 9-c 10-a

    Bunu düzenle veya sil

    Devamını Oku..
    Bu konuyu yazdır

      LGS 2.Ünite ve 3.Ünite gelebilecek tüm sorular
    Yazar: sosyalkk - 22/04/2020, 19:23 - Forum: 8.Sınıf - Yorumlar (5)


    Dosyayı İndirmek İçin Lütfen Bir Kez Tıklayınız. Denemelerin Cevap Anahtarları Sadece Öğretmenler İle Paylaşılmaktadır.
    .pdf   
  • Boyut: 812.96 KB
  • İndirme Sayısı: 998
  • .pdf   
  • Boyut: 1.13 MB
  • İndirme Sayısı: 1223
  • .pdf   
  • Boyut: 218.36 KB
  • İndirme Sayısı: 517
  • .pdf   
  • Boyut: 219.71 KB
  • İndirme Sayısı: 587


  • lgs 2.Ünite ve 3.Ünite gelebilecek tüm sorular

    Devamını Oku..
    Bu konuyu yazdır

      Kurbağacık
    Yazar: Serdar Yıldırım - 21/04/2020, 23:37 - Forum: Değerler Eğitimi - Yorum Yok

    Ormanlık bir bölgede bulunan bir su birikintisinde yaşamakta olan kurbağacık  arkadaşı olmadığından yakınıyordu. Bu kurbağacık vaktinin çoğunu su birikintisinde yüzerek geçiriyor, bazen de sudan çıkıp, çimenlerin üstünde zıplayarak geziniyordu. Her gün bir önceki günün tıpatıp benzeriydi. Her gün aynı şey, hep aynı şeyler. Bitmek tükenmek bilmeyen bir tekdüzelik kurbağacığı canından bezdirmişti. Kurbağacık bir gün kızdı kendine:  “ Sanki bütün ömrünü bu su birikintisinde geçirmeye pek meraklısın. Dünya senin zannettiğin kadarcık mı sanki? Dünya bu kadar küçücük mü sanki? Neden kurtarmazsın kendini buradan, çekip gitmezsin buralardan? Eğer sen bu yaşadığın su birikintisine dünya diyorsan, bil ki, sen bu dünyanın değil, bambaşka dünyaların kurbağasısın.  Şunu hiç aklından çıkarma: Arzuladığın yaşama ancak bu su birikintisinden uzaklaşarak kavuşacaksın. ”

    Kurbağacık hemen o anda kararını verdi. Buradan ayrılarak yola çıkacak, gideceği yerlerde kendine arkadaş arayacaktı. Kurbağacık ormanda günlerce yol aldı. Artık ormanın sık ağaçları seyrekleşmiş, küçük bir düzlüğe çıkmıştı. Birden yerde parlak bir şey gördü. Bu da neydi böyle? Parlak şeye baktığında çok şaşırdı. Bunun içinde bir kurbağa vardı ve o kurbağa da kendisine bakıyordu. Geriye dönüp, bir taşın arkasına saklandı. İlk şaşkınlığı geçtikten sonra bu parlak şeyin çok ince olduğunu ve içinde kurbağa falan olamayacağını anladı. O zaman durum apaçık ortadaydı: Parlak şey ayna olmalıydı ve aynada kendini görmüştü. Kurbağacık aynayı alarak yakındaki bir ağacın kenarına yasladı. Aynanın karşısına geçerek türlü şaklabanlıklar yapmaya başladı. Bazen iki ayağı üstünde doğruluyor, bazen zıplıyor, bazen de derin nefes alıp göğsünü, yanaklarını şişirerek aynadaki aksini seyrediyordu. Bu hareketlerin içinde en hoşuna giden, aynada kendini iri görmek olmuştu. Gittikçe daha derin nefes alarak daha iri gözükmeye başladı. Sonunda öyle bir an geldi ki, kurbağacık yusyuvarlak oldu ve ayaklarının yerden kesilip yükselmeye başladığını fark etti.

    Kurbağacık hiç bozuntuya vermedi. Yerden on metre kadar yükselince ağzından biraz hava bıraktı. Daha fazla yükselmek gereksizdi. Her işte her şey seviye seviyeydi. Seviyesinin dozunu tam olarak ayarlamalıydı. Bir kuş değildi ki o, çırpsın kanatlarını, yükselsin gökyüzüne, uçsun uçabildiğince.  Nereden baksan bir küçük kurbağacıktı. Olmaz denirdi, kurbağalar uçamaz denirdi, hayal gibiydi ama gerçekti. Uçuyordu işte. 

    Kurbağacık şöyle bir etrafına bakındı. Yön tayini yaptı. Ormandan gelmiş, şu tarafa gidecekti. Sağ ön ayağını gideceği tarafa doğru mihaniki bir hareketle uzattı. Hayret!  Gitmek istediği tarafa dönüvermişti. Döndü iyi de hala havada hareketsiz duruyordu. Birden suda arka ayaklarını ileri gitmek için kullandığını hatırladı. Arka ayaklarını yavaş yavaş göğsüne çekti, geriye doğru bıraktı, çekti, bıraktı. Düşündüğü tastamam olmuştu. İlerleyebiliyordu.  Artık canının istediği kadar gidip, istediği yerde de aşağı inebilecekti.

    Kurbağacık bir süre uçtuktan sonra bir dere kenarında boylu boyunca uzanmış yatmakta olan yaşlı kurbağayı fark etti.  Mutlaka bir rahatsızlığı vardır yaşlı kurbağanın ‘ diye düşündü,  çünkü hiçbir kurbağa böylesine açıkta yatmaz. Eğer yatarsa bu onun tehlikelere davetiye çıkartması anlamına gelir. İnip bakayım nesi varmış yaşlı kurbağanın.

    Yaşlı kurbağanın düşüp kaldığı bu çayırlık bir mesire yeriydi. İnsanlar günlük güneşlik yaz günlerinde hafta sonlarını burada geçirirler, piknik yaparlardı. Bir kendini bilmez yanında getirdiği şişenin içindekini içmiş, giderken de atmış şişeyi kırmıştı. İşte yaşlı kurbağa önündeki bu kırık şişenin bir parçasına basınca ayağından yaralanmış ve canının çok acımasına dayanamayarak bayılmıştı. Yaşlı kurbağa kendine geldikten sonra olanları kurbağacığa anlattı ve yardım etmesini istedi.

    Kurbağacık:  “ Efendim, böyle bir durumla daha önce hiç karşılaşmadım. O cam parçasının ayağınızın altından çıkarılması lazım. Ben bunu başaramam. Gelirken görmüştüm. Az ileride dere kıyısında iki çocuk balık tutuyordu. Gidip onları çağırayım, size yardım ederler herhalde “ dedikten sonra zıplayarak uzaklaştı.

    Kurbağacık çocukların yanına geldiğinde:  “ Lütfen yardım eder misiniz? Yaşlı bir kurbağa ayağından yaralanmış az ileride yatıyor. Ne olur benimle gelin ona yardın edin , onu kurtarın. İyilik yapmak sevaptır. Haydi, çocuklar, lütfen kalkın, benimle gelin “ dedi.
    Kurbağacığın yalvarmasına dayanamayan çocuklar, oltalarını sudan çıkarıp bir kenara koydular ve kurbağacığın peşine takıldılar. Biraz sonra yaşlı kurbağanın ayağındaki cam parçası çıkarılmış ve yaralı yer temiz bir bezle sarılmıştı.

    Çocuklar gittikten sonra kurbağacık yaşlı kurbağaya destek oldu ve onu kuytu bir yere götürdü. Burada yaşlı kurbağa, kurbağacığa yaptığı yardımlardan dolayı teşekkür ettikten sonra:  “ Nedense böylesine karşılık beklemeden yapılan iyilikler, yardımlar pek nadir oluyor. Nedense herkes bir başkası bana kötülük yapmadan ben ondan önce davranıp ona bir kötülük yapayım, ilk ben vurayım diyerek kesinlikle hiç bitmeyecek bir yarışı sürdürüyorlar. Gelin bu anlamsız kötülük yarışından vazgeçin, gelin kardeş olalım, elele tutuşalım, mutluluğa koşalım diyerek seslensem ben şimdi canlılara acaba beni dinlerler mi? Hep kötülük görmekten, hep üzülmekten, hep ağlamaktan bıktım artık “ diyerek sözlerini tamamladı ve ağlamaya başladı. Yaşlı kurbağanın ağlaması kurbağacığın silkinmesine sebep oldu.

    “Dur ağlama artık yaşlı kurbağa, sil gözyaşlarını. Bundan sonra ikimiz eş kardeş sayılırız. Demek ki bir kötülük yarışı yapılıyor ve herkes bu yarışı önde bitirme gayreti içinde. Buna karşın ben de şu andan itibaren iyilik yarışını başlatıyorum. Yakında dünya turuna çıkacağım ve canlılara iyiliği anlatarak onların  iyilik yarışına katılmalarını sağlayacağım. İyilik bayrağı sonsuza dek gönderde dalgalanacaktır. “

    Kurbağacık kendine çok güveniyordu. Neden derseniz, çünkü güçlü bir kozu vardı. Ne çabuk unuttunuz, uçabiliyordu ya. Kıtalararası yolculuk onun için hiçten bile değildi.


    Yazan: Serdar Yıldırım

    Devamını Oku..
    Bu konuyu yazdır

      6.SINIF DENEME SINAVI (4.5.ÜNİTE)
    Yazar: kasaturex - 21/04/2020, 11:44 - Forum: 6.Sınıf - Yorumlar (2)


    Dosyayı İndirmek İçin Lütfen Bir Kez Tıklayınız. Denemelerin Cevap Anahtarları Sadece Öğretmenler İle Paylaşılmaktadır.
    .pdf   
  • Boyut: 1.76 MB
  • İndirme Sayısı: 1221


  • 4. VE 5. ÜNİTELERİ KAPSAMAKTADIR.

    Devamını Oku..
    Bu konuyu yazdır

      Bücür Zürafa
    Yazar: Serdar Yıldırım - 20/04/2020, 16:55 - Forum: Değerler Eğitimi - Yorum Yok

    İstanbul Gülhane Parkı’ndaki hayvanat bahçesinde zürafalar için oldukça geniş bir yer ayrılmıştı. Burada anne ve baba zürafa ile iki yavru zürafa kalıyordu. Onlar gün boyu salına salına geziyorlar, ziyaretçiler de onları seyrediyordu. Anne ve baba zürafa yıllardır burada bulundukları için durumu kabullenmişler, bu hayata alışmışlardı. Fakat yavru zürafaların canı çok sıkılıyordu. Devamlı olarak babalarına “ Babacığım, bizler burada daha ne kadar zaman kalacağız? Bizleri masallarda anlattığın o güzel yerlere ne zaman götüreceksin? “ diye sitem ediyorlardı.

    Bir gün yavru zürafalardan biri baba zürafaya şöyle bir soru sordu: “ Babacığım, bizler buralara nasıl geldik, kimler getirdiler?“ Bunun üzerine baba zürafa: “ Bundan yıllar önce, buralardan çok uzaklarda yaşamış dedeniz bücür zürafayı anlatacağım sizlere “ dedi. “ O zaman anlayacaksınız buralara nasıl geldiğimizi. Zürafalar hep uzun boylu, boyunlu olurlar, fakat dedeniz doğduğunda da küçükmüş. Yıllar geçmiş, yaşı büyümüş, boyu büyümemiş. Yaşının büyümesiyle birlikte onun kalbindeki özlem daha da büyümüş. Çünkü o, bir sirk yıldızı olmak istiyormuş. Yaşadığı çevrede tıkılıp kalmak, dar bir kısır döngü içinde ömür törpülemek ona göre değilmiş. Bücür zürafa bu büyük hedefine ulaşabilmek için yaşadığı ormanda gösteriler düzenlemeye başlamış. Orman hayvanları bücür zürafanın gösterilerini ilgiyle karşılamışlar, onun yaptığı hayvan taklitlerini zevkle seyretmişler.

    Günlerden bir gün ormana avcılar gelmiş. Bu avcılar yakaladıkları hayvanları hayvanat bahçesine götüreceklermiş. Bir tepenin üzerine çıkıp dürbünle çevreyi gözleyen avcılar karşıdaki düzlükte bücür zürafayı gösteri yaparken görmüşler. Bücür zürafanın hayranlık uyandıran hareketlerini, enfes dönüşlerini seyreden avcılar, onun tam bir hokkabaz olduğunda karar kılmışlar. Gösteri bittikten sonra bücür zürafayı yakalamak için iz sürmeye başlamışlar. Bücür zürafa hemen anlamış takip altında olduğunu. Bu durum onu hiç şaşırtmamış. Çünkü zirveye giden yolda önüne bir takım yol ayırımlarının çıkacağını biliyormuş. Olanı biteni en ince ayrıntılarına kadar düşünüp planını yapmış. Eğer plansız, programsız hareket ederse istenmeyen, üzücü olaylar ortaya çıkabilirmiş. Avcıların niyetini kesin olarak bilmek olanaksızmış.

    Sonunda avcılar bücür zürafayı bir bataklığın yakınlarında kıstırmışlar. Sazlıkta yarım daire şeklinde ilerleyen avcılar, bücür zürafayı yakalamayı umdukları yerde yeller estiğini görmüşler. Bücür zürafanın ayak izleri bataklığın kenarında yok oluyormuş. Aslında bu durum planın bir bölümünü oluşturuyormuş. Bücür zürafa avcıların takibinden kurtulmak için daha önceden oraya sakladığı bir ağaç kütüğüne binerek uzaklaşmış. Ertesi gün avcıların konuşmalarını saklandığı yerden dinleyen bücür zürafa yakalandığı takdirde hayvanat bahçesine götürüleceğini öğrenmiş. Dört ayağı üstünde hoplaya hoplaya ortaya çıkmış ve avcıların hayret dolu bakışları altında iki perende atmış, daha sonra kurt gibi uluyup aslan gibi kükremiş. Bildiği bütün numaraları birbiri peşi sıra sergilemiş ve alkışlar arasında gösterisini tamamlamış.

    Bücür zürafa hayvanat bahçesine getirilince bu bölüme konmuş. Fakat o burada da boş durmamış, gösterilerine devam etmiş. Bu arada annemle birbirlerine gönül vermişler. Aradan zaman geçmiş, ben doğmuşum. Küçüklüğümü hatırlıyorum da şu demir parmaklıkların arkası bücür zürafayı görmeye gelen insanlarla dolardı. O da gün boyu bıkmadan, usanmadan gösterilerini sürdürürdü. Yavrularım, bu hayvanat bahçesine yılın belli tarihlerinde uluslar arası bir sirk gelir. Sirk kurulurken sirkin sahibi parkta gezmeye çıkmış. Buradaki kalabalığı görünce ne olduğunu merak edip sokulmuş. Bir süre bücür zürafayı seyrettikten sonra onun dünya çapında bir yetenek olduğuna karar vermiş ve yüksek bir ücret karşılığında sirke transfer etmiş. O, ele geçirdiği bu fırsatı en iyi şekilde değerlendirmesini bildi. Bir iki provadan sonra sahneye çıktı. Görülmemiş bir başarı sapladı. Gittiği her yerde on gün kalan ve geceleri bir gösteri sunan sirk, bücür zürafayı kadrosuna almasıyla birlikte seyirci patlamasına uğradı ve günde dört-beş gösteri sunar hale geldi. Sirkin o yıl bir ay kaldığını unutmadan söyleyeyim. 

    Ertesi yıl sirk geldiğinde babam bücür zürafa buraya uğradı. Beni, annemi ve arkadaşlarını görmeye gelmişti. Çok sevindik. Yanımızda iki saat kadar kaldı. Pek çok ülkede gösteriler sunduklarını, gittikleri her yerde yoğun bir ilgiyle karşılaştıklarını anlattı. Sirk yıldızı olmak istemiş, bunun için yıllarını vermiş, sonsuz gayret göstermiş ve sonunda başarmıştı. Mutluydu. Şimdi anladınız mı yavrularım, buralara nasıl geldiğimizi, kimlerin getirdiğini? “

    Yavru zürafalar sanki ağız birliği etmişlerdi aynı sözü söylemek için: “ Evet anladık babacığım, hem de çok iyi anladık “ dediler ve birbirlerine bakarak kıkır kıkır güldüler. Ortada reddedilmez bir gerçek vardı. Azmin başaramayacağı hiçbir şey olamazdı. Yeter ki gerçekten istenmeliydi. Tutar koparırdın. İdeal kiminin düşüncesinde bir tutku olarak kendiliğinden ortaya çıkardı. Kimi de başarılı birini örnek alarak onun izinden giderdi. İşte yavru zürafalar bücür zürafanın açtığı yoldan yürüdüler, onun izinden gittiler. Akşamları gökyüzüne dikkatle bakarsanız yıllar sonra birer yıldız olacak iki yavru zürafanın göz kırptıklarını görürsünüz.

    SON


    Yazan: Serdar Yıldırım

    Devamını Oku..
    Bu konuyu yazdır

      19 Mayıs 1919
    Yazar: Serdar Yıldırım - 20/04/2020, 16:41 - Forum: 19 Mayıs - Yorum Yok

    Bugün 19 mayıs
    Anadolu Halkı üstünde oynanan bahis.
    *            *           *           *
    1919 ve 1923 yılları arası
    Olmadı hiçbir asker terhis.
    *            *           *           *
    Mustafa Kemal Samsun'da göründü
    Düşmanın ışığı bir anda söndü.
    *            *           *           *
    Işığı tekrar  yakmak fayda etmedi
    Mustafa Kemal vardı, O'na güç yetmedi.
    *            *           *           *
    Mustafa Kemal bu, seni rakip tanır mı?
    Zorlu bir savaşta sana nefes aldırır mı?
    *            *           *           *
    Ey ingiliz, Çanakkale'de Anzak'ı öne sürdün
    Sadece Anzak'ı değil, kendini de bitirdin.
    *            *           *           *
    Nasıl ama Mustafa Kemal şahlandı
    Türk Askeri mevzide cephe aldı.
    *            *           *           *
    Pişman ve perişan oldun, çöktün
    Vurulup düşen Anzak'ın üstünü toprakla örttün.
    *            *           *           *
    Taarruz Kemal geldi dedin, neden kaçtın?
    Güneş batmayan imparatorluğuna korku saçtın.
    *            *           *           *
    Kaldı mı Mustafa Kemal'den sonra senin imparatorluğun
    Zirveden öyle bir düştün ki, kalmadı korkuluğun.


    Yazan: Serdar Yıldırım

    Devamını Oku..
    Bu konuyu yazdır


    Türkiye
    Powered by MyBB © 2002-2024 MyBB Group
    Forum Destek Yetkilisi: Samed BAYRAM


    Türkiye