Hoşgeldin, Ziyaretçi |
Sitemizden yararlanabilmek için Kayıt olmalısınız.
|
Son Aktiviteler |
6.sınıf: Zaman İçinde Değ...
Forum: 6. Sınıf
Son Yorum: engindemirci
10/09/2025, 10:03
» Yorumlar: 0
» Okunma: 293
|
6.sınıf: Kültürel Bağları...
Forum: 6. Sınıf
Son Yorum: engindemirci
10/09/2025, 09:59
» Yorumlar: 0
» Okunma: 227
|
8. Sınıf İnkılap Tarihi 3...
Forum: Konu Kazanım Testleri
Son Yorum: mustafakarakus
08/09/2025, 18:01
» Yorumlar: 0
» Okunma: 132
|
8. Sınıf İnkılap Tarihi 3...
Forum: Konu Kazanım Testleri
Son Yorum: mustafakarakus
08/09/2025, 18:00
» Yorumlar: 0
» Okunma: 87
|
6. Sınıf Sosyal Bilgiler ...
Forum: Etkinlik Önerileri
Son Yorum: mustafakarakus
08/09/2025, 17:23
» Yorumlar: 0
» Okunma: 168
|
6. Sınıf Sosyal Bilgiler ...
Forum: Etkinlik Önerileri
Son Yorum: mustafakarakus
08/09/2025, 16:45
» Yorumlar: 0
» Okunma: 127
|
6. Sınıf Sosyal Bilgiler ...
Forum: Ders Notları
Son Yorum: mustafakarakus
05/09/2025, 18:17
» Yorumlar: 0
» Okunma: 244
|
6. Sınıf Sosyal Bilgiler ...
Forum: Konu Kazanım Testleri
Son Yorum: mustafakarakus
05/09/2025, 18:05
» Yorumlar: 0
» Okunma: 116
|
6. Sınıf Sosyal Bilgiler ...
Forum: Konu Kazanım Testleri
Son Yorum: mustafakarakus
05/09/2025, 17:43
» Yorumlar: 0
» Okunma: 140
|
6. Sınıf Sosyal Bilgiler ...
Forum: Konu Kazanım Testleri
Son Yorum: mustafakarakus
05/09/2025, 17:41
» Yorumlar: 0
» Okunma: 112
|
|
|
Kertenkelenin Hayali |
Yazar: Serdar Yıldırım - 23/06/2020, 13:04 - Forum: Değerler Eğitimi
- Yorum Yok
|
 |
KERTENKELENİN HAYALİ
Büyük Sahra Çölü’ nün ortalarına yakın bir yerde, uçsuz bucaksız kum yığınlarının arasında bir kertenkele yaşıyordu. Gündüzleri kızgın güneş ışınları altında yiyecek aramaya çıkmak çok zor olduğu için daima geceleri ortalık serinleyince yuvasından çıkardı. Yuvası da birkaç büyük kaya parçasının arasındaki kuytu, gölgelik, loş bir yerdi.
Bir gece hava kararır karamaz yine yiyecek aramaya çıktı, fakat saatlerce dolaşmasına karşın hiç yiyecek bulamadı. Açlık onu güçsüzleştirmişti. Gücü giderek azalıyordu, çok yorulmuştu. Artık yuvasına geri dönemezdi, çünkü hava aydınlanmaya başlamıştı ve yuvasından oldukça uzaklaşmıştı. İleri, daha ileri gitmeliydi ve mutlaka yiyecek bir şeyler bulmalıydı.
Öğle vakti olmuş ve güneş kertenkelenin tam tepesindeydi. Sıcaklık elli dereceye çıkmış ve kumlardan buhar çıkıyor gibi görünüyordu. Dayanılır gibi değildi. Çöl bir fırın halini almış ve güneş ışınları ortalığı kasıp kavuruyordu. Kertenkele güneşi, sıcaklığı unutmuş sadece yiyecek arıyordu. O, şimdi gündüzü gece zannediyordu. Sanki hava serindi ve bu serin gece bitmeyecekmiş gibi sürüp gidecekti. Kertenkele için gündüz gece olmuştu, gündüz geceleşmişti. Kertenkelenin tersi dönmüştü, bu bir ters dönmesiydi. Gözleri yarı kapalı vaziyetteydi ve gözlerinin önünde bir takım hayaller uçuşuyordu. Bu hayallerin ona yararı dokunabilir miydi? Gövdesini usulca kumların üzerine bıraktı, gözlerini kapadı. Kertenkele pek çok hayalin içinden bir tanesini seçip, o hayali kurmaya başladı.
Geniş bir dere yatağının ortasından incecik, az bir su akıyordu, dağlardan ovaya doğru. Tam sınırda küçük çağlayan vardı ve küçük çağlayandan geçen su ovaya ayak basıyordu. Hemen ilerdeki ormana giren su ağaçların arasında uzun süre yol aldıktan sonra kayboluyordu, ama kuru dere yatağı ormandan çıkıp devam ediyordu taa çok uzaklardaki denize kadar. Aylardan eylül, mevsim yaz, iki aydır yağmur yağmamıştır. Ormandaki ağaçlar suya hasret kalmışlardır. Her ağaçtan bir ses, bir feryat, hepsi küçük çağlayandan şikayetçi. Küçük çağlayan ise ormandaki ağaçlara laf yetiştirmekle meşgul, altta mı kalacak, zaten suçsuz, dağlardan dere yatağına inen su çok azsa bunun küçük çağlayanla ne ilgisi var? Küçük çağlayan ne yapsın iki aydır yağmur yağmadıysa?
Bu kısır döngü bir ay kadar devam ettikten sonra sonbahar yağmurları başladı. Günlerce süren yağmur dere yatağını giderek dolduruyordu. Küçük çağlayanın üzerinden aşan su ormana doğru akıp gidiyordu. Eğer yağmur böylesine şiddetle bir süre daha yağmaya devam ederse, dağlardan sel bile gelebilirdi. Sel gelmese bile dere yatağındaki su taşacak ve ormana zararı dokunacaktı. Bu iki ihtimali göz önünde bulunduran küçük çağlayan bir baraj yapımına girişti. Çabucak barajın yapımını tamamladı ve dağlardan gelen suyu kontrol altına aldı.
Günlerdir yağan yağmur ormandaki ağaçları suya doyurmuştu. Dereden de bol su geliyordu ormana kana kana içiyorlardı. Küçük çağlayan baraj yapmaya başladığında önce şaşırdı, ormandaki ağaçlar: “ Bu niye baraj yapıyor böyle? Ne olacak oraya baraj yapıp da? “ demeye başladılar. Sonra kızdılar. “ Küçük, bırak gelsin su, kısmetimizi engelleme. Çek, yık o barajı, başka işin yok mu senin? “ diyerek atıp tuttular.
Küçük çağlayan baraj yapmaktaki amacını şu şekilde açıklıyordu: “ Buralara bir yağıyorsa dağlara beş yağıyordur. Onca su dağlarda kalmayacak mutlaka ovaya inecektir. Gelen su çok olursa sel gelir. Bana bir şey olmaz, zararı sizedir. Bu baraj seli durdurur, sele set olur. Ben de fazla suyu azar azar ovaya bırakırım. Eğer böyle olursa hiç biriniz selden zarar görmezsiniz. “
Sonunda sel geldi. Günlerdir yağan yağmurun biriktirdiği büyük su kütlesi korkunç gürültüyle gelerek baraja takıldı. Küçük çağlayanın yaptığı baraj işe yaramış ve seli durdurmuştu. Fakat barajın arkasındaki suyun basıncı gitgide artıyordu. Küçük çağlayan barajın yıkılmasını önlemek için sonsuz gayret sarf ediyordu. Bir taraftan suyu kontrollü olarak ovaya bırakırken diğer taraftan barajın yıkılan yerlerini tamir ediyordu. Ormandaki ağaçlar ise küçük çağlayanın ne yapmak istediğini anlamak şöyle dursun atıp tutmalarının dozunu arttırarak hakaret etmeye başladılar. En nihayet sel küçük çağlayanın barajını yıkamadı ama onu yıkan bu hakaretler oldu.
“ Alın bakalım basmakalıpçılar. Çekiliyorum aradan. Bırak gelsin su diyordunuz. Alın suyu doya doya yıkanın “ Küçük çağlayan aradan çekilince baraj yıkıldı. Sel suları ormandaki ağaçları kökünden söküp sürükledi, götürdü.
Kertenkele kurduğu hayal bitince gözlerini açtı. Gece olmuş, ortalık serinlemişti. Yattığı yerden doğrulup yürümeğe başladı. Yuvasından uzak düşmüştü ama oraya varacağını biliyordu, çünkü kendisini oldukça zinde hissediyordu. Bu durum ne kadar devam ederdi bak işte onu bilmesine belki de imkan, ihtimal yoktu. O zaman bu sahte canlanmaya pek güvenilmezdi. Bir an önce yiyecek bulup karnını doyurmalıydı. Kertenkele yuvasına varıncaya kadar birkaç yerde yiyecek bulup karnını doyurdu. Yuvasının bir köşesine yattığında neredeyse sabah olmak üzereydi. Nasılsa güneş yine ortaya çıkacak ve çöl dayanılmaz şekilde sımsıcak olacaktı. Güneşin kertenkeleye artık bir zararı dokunamazdı.
SON
Yazan: Serdar Yıldırım
BU MASALIN BULUNDUĞU KİTAPLAR:
Kertenkelenin Hayali - Sıradışı Yayıncılık - Yayın Yılı: 2011 - 16 Sayfa
Eğlendiren Masallar - Karaca Yayınları - Sayfa: 20-31
Sihirli Masallar - Bilgi Yayınevi- Yayın Yılı: 2009 - Sayfa: 254-257
|
Devamını Oku..
|
|
|
Cumhuriyet Ve Atatürk Şiirleri |
Yazar: Serdar Yıldırım - 08/06/2020, 11:54 - Forum: 29 Ekim
- Yorumlar (9)
|
 |
CUMHURİYET ÇOCUKLARI
Neşelidir, güler yüzlüdür
Cumhuriyet çocukları
Geleceğe güvenle bakar
Cumhuriyet çocukları.
* * * *
İnsanların barışında
Uygarlık yarışında
Atatürk'ün peşinden koşar
Cumhuriyet çocukları.
* * * *
Kitap okur, öğrenir
Kendine güveni tamdır
Fikirde, düşüncede özgürdür
Cumhuriyet çocukları.
Yazan: Serdar Yıldırım
ATATÜRK YOK, GİTTİ DİYORLAR
Atatürk'ü soruyorum, nerede diyorum?
Atatürk yok, gitti, diyorlar.
Nereye gitti, diyorum?
Bilmiyoruz, diyorlar.
* * * *
Olmaz, Atatürk gitmez, diyorum.
Bizi bırakıp nereye gidecek?
Sınırda nöbet bekliyordur.
Türkiye Cumhuriyeti'ni koruyordur.
Yazan: Serdar Yıldırım
SELANİK YİĞİDİ
Selanik'te bir yiğit doğar.
24 yaşında yüzbaşı olur.
Yurduna saldıran düşmanlara karşı koyar.
Genç yaşında dünyaya nam salar.
* * * *
Sağ elinde kılıcı siperden fırlar.
Hücum diye bağırır, ileri atılır.
Türk askeri komutanın peşinden gider.
Önce Mustafa Kemal düşmana çarpar.
* * * *
Bir insan bu kadar mı büyük doğar?
Yaşamı boyunca bu kadar mı büyük işler başarır?
İnsanlık tarihini bu kadar mı değiştirip yeniden yazar?
Zirvedeki yerinde bu kadar mı yalnız kalır?
Yazan: Serdar Yıldırım
VATANI KURTARMAK YETMEZDİ
Devrim gerekliydi.
Devrim; değişim, çağdaşlaşma demekti.
Fikirde, düşüncede devrim
Kılık, kıyafet devrimi
Şapka devrimi
Kadınlara özgürlük
Harf devrimi
Gelin, tamamlayalım devrimi, dedim.
Geldiler, tamamladık.
Çağdaşlaştık, medenileştik.
İlkellikten kurtulduk, modernize olduk.
Modern olduk.
Çağın gereklerine uyduk.
Yazan: Serdar Yıldırım
MUSTAFA KEMAL ATATÜRK CUMHURİYET DEMEKTİR
Bu topraklarda Cumhuriyet özgürlük demektir.
Özgürlük Anadolu'da Cumhuriyet demektir.
Özgür olmak isteyen yeni nesillere,
Altın tepsi içinde Cumhuriyeti sunduk biz.
* * * *
Çilesini biz çektik, acısını biz yaşadık.
Yıllarca Kurtuluş Savaşı için ömür törpüledik.
Pek çoğumuz evine geri dönemedi.
Bebeklerimiz bize bir kez baba diyemedi.
* * * *
Vatanımızı savunduk düşmana karşı.
Gündüz ve gece bekledik siperlerde.
Bağrımıza hançer saplandı istemesek de.
Hançeri bağrımızdan çıkarıp düşmana sapladık.
Yazan: Serdar Yıldırım
KİMSE BENİ SEVMESE DE BU VATANI KURTARIRDIM
Kimse beni sevmese de
Cumhuriyeti kurardım
* * * *
Kimse beni sevmese de
Şapka devrimini yapardım
* * * *
Kimse beni sevmese de
Harf devrimini yapardım
* * * *
Kimse beni sevmese de
Kadınlara özgürlük sunardım
* * * *
Savaştım, sonuna kadar savaştım
Beni sevmeyenler olacağını bile bile
* * * *
Sevmeyecekler için de savaştım
Onların mutluluğu ve refahı için de savaştım
* * * *
Siz ey şanslı yeni nesiller, sevenler ve sevmeyenler
Sıcak yataklarınızda rahat uyuyun, ben sınırda nöbetteyim.
Yazan: Serdar Yıldırım
NEDEN ATATÜRK'Ü SEVİYORUM
Yurdu düşmanlardan kurtardığı için,
Türkiye Cumhuriyeti'ni kurduğu için,
İnsanca yaşamanın yolunu gösterdiği için,
Düşünceye özgürlük sunduğu için.
* * * *
Beni tanıyanlar soruyorlar:
Neden Atatürk'ü bu kadar çok seviyorsun?
Ben de diyorum, Atatürk sevilmeyecek biri değil,
Yüreğinde sevgi olan herkes Atatürk'ü sever.
* * * *
Atatürk sevgidir, Atatürk ilgidir, Atatürk saygıdır.
Atatürk özgürlüktür, Atatürk çağdaşlıktır, Atatürk ilerlemedir.
Atatürk geri kalmamaktır, Atatürk medeniyettir.
Atatürk dünyada ön sırada yer almaktır.
Yazan: Serdar Yıldırım
MUSTAFA KEMAL ATATÜRK
Tarih her yüzyılda bir kahraman üretir
19. yüzyılda da bir kahraman üretti.
Bu kahraman öylesine büyük, yüce ve güçlüydü ki,
Dünyanın gelmiş geçmiş en büyük kahramanı ünvanını hak etti.
* * * *
Ben ne kadar bir tarih kitabı yazmaya çalışsam da
Kahraman diye anılanlar bir, iki sayfada eridi, gitti.
Yüz sayfa, bin sayfa ayırdım ama yetmedi.
Sen ne büyüksün Mustafa Kemal Atatürk tarihe sığmazsın.
* * * *
Yokluk vardı, darlık vardı, yalnızlık vardı.
Düşman vardı, hain vardı, güven yoktu.
İnsan vardı, millet vardı, ulus vardı.
Hepsinden önemlisi yenilmez armada vardı.
* * * *
Çıktı, çaktı, çökertti, silindir gibi ezdi.
Anadolu'ya saldıran düşmanları perişan etti.
Biz, milli sınırlarımız içinde özgür ve bağımsız,
Yaşamaktan başka bir şey istemiyoruz, dedi.
* * * *
Yabancı kültürlerin benimsenmesi milli varlığımızı tehlikeye düşürür, çağdaş uygarlık düzenini yakalamamızı engeller.
* * * *
Atatürk, batının ve doğunun tekniğinden ve biliminden yararlanırken, milli kültürümüzü korumamız gerektiğini belirtmiştir.
Yazan: Serdar Yıldırım
|
Devamını Oku..
|
|
|
|