SosyalBank.Org - Bireyleriyle Sosyal, Bilgileriyle Güçlü Toplum
Hoşgeldiniz
Ziyaretçi. Kayıt Ol !
Üye Giriş
MesutHayat Avatar

Hoş Geldiniz!

Merhaba



Forum İstatistikleri
Son Mesajlar
Konu Tarih, zaman  Yazar Son Mesaj Forum
  Lgs Deneme Paketi (8 Deneme) 29/05, 20:57 Metin Özdamarlar ASYA84 8.Sınıf
  2022-2023 7.Sınıf Sosyal Bilgiler 2.Dönem 2.Yazılı 29/05, 13:21 lorhector144 Abay 7.Sınıf Sosyal Bilgiler
  8.Sınıf 180 Soruluk İnkılap Denemesi PDF 27/05, 01:37 serkan42 bilgetarih Liselere Giriş Sınavı Den...
  SosyalKampüs Tıpkı LGS Deneme Sınavı-1 (2023) 25/05, 21:38 M.Petek_03 M.Petek_03 Herkese Açık Paylaşımlar
  2023 LGS TC İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük Final D... 25/05, 10:35 Metin Özdamarlar tuğba akyol Herkese Açık Paylaşımlar
  1. ÜNİTE: BİR KAHRAMAN DOĞUYOR (Genel Tekrar) 22/05, 22:59 Gül Kurnaz kübra29 Çalışma ve Etkinlik Yapra...
  ünite testi 21/05, 15:37 MERSİNLİ3325 serkankaymak Ünite Testleri
  6. SINIF 5. ÖĞRENME ALANI Kazanım Değerlendirme Sı... 21/05, 15:34 Şeyda Belhan serkankaymak Ünite Testleri
  Atatürk'ün Çocukluk Anıları 2 21/05, 12:49 Serdar Yıldırım Serdar Yıldırım Değerler Eğitimi
  2023 LGS TC İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük Soru Ta... 15/05, 23:16 Metin Özdamarlar yasinyavuz Herkese Açık Paylaşımlar
  8.Sınıf T.C. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük 7.Ünit... 12/05, 12:28 mustafakarakus mustafakarakus 8.Sınıf T.C. İnkılap Tari...
  7.Sınıf Sosyal Bilgiler 7.Ünite Online Oyunlar PDF... 12/05, 12:26 mustafakarakus mustafakarakus 7.Sınıf Sosyal Bilgiler
  6.Sınıf Sosyal Bilgiler 7.Ünite Online Oyunlar PDF... 12/05, 12:25 mustafakarakus mustafakarakus 6.Sınıf Sosyal Bilgiler
  8.Sınıf İnkılap Tarihi 7.Ünite Test Soruları ve Ce... 10/05, 12:44 mustafakarakus mustafakarakus Konu Kazanım Testleri
  8. Sınıf İnkılap Tarihi 7. Ünite Ders Notu 10/05, 12:38 mustafakarakus mustafakarakus Ders Videoları
En İyi Yorumcu
Metin Özdamarlar 617
mustafakarakus 328
MERSİNLİ3325 290
engindemirci 264
M.ASLAN 180
35bp47 156
bolat 153
Yeni Üyeler
ZEYANEP KÜBRA Dün
OSMAN ERTAN Dün
HAKKI DEDE Dün
Almi Dün
ege184006 Dün
hatice do Dün
Mhsn Dün


Hoşgeldin, Ziyaretçi
Sitemizden yararlanabilmek için Kayıt olmalısınız.

Kullanıcı Adınız:
  

Şifreniz:
  





Forumda Ara

(Gelişmiş Arama)

Forum İstatistikleri
» Toplam Üyeler: 42,063
» Son Üye: ZEYANEP KÜBRA
» Toplam Konular: 3,637
» Toplam Yorumlar: 12,736

Detaylı İstatistikler

Son Aktiviteler
Lgs Deneme Paketi (8 Dene...
Forum: 8.Sınıf
Son Yorum: ASYA84
29/05/2023, 20:57
» Yorumlar: 63
» Okunma: 23,375
2022-2023 7.Sınıf Sosyal ...
Forum: 7.Sınıf Sosyal Bilgiler
Son Yorum: Abay
29/05/2023, 13:21
» Yorumlar: 2
» Okunma: 2,739
8.Sınıf 180 Soruluk İnkıl...
Forum: Liselere Giriş Sınavı Denemeleri
Son Yorum: bilgetarih
27/05/2023, 01:37
» Yorumlar: 32
» Okunma: 16,111
SosyalKampüs Tıpkı LGS De...
Forum: Herkese Açık Paylaşımlar
Son Yorum: M.Petek_03
25/05/2023, 21:38
» Yorumlar: 0
» Okunma: 293
2023 LGS TC İnkılap Tarih...
Forum: Herkese Açık Paylaşımlar
Son Yorum: tuğba akyol
25/05/2023, 10:35
» Yorumlar: 19
» Okunma: 6,822
1. ÜNİTE: BİR KAHRAMAN DO...
Forum: Çalışma ve Etkinlik Yaprakları
Son Yorum: kübra29
22/05/2023, 22:59
» Yorumlar: 2
» Okunma: 6,003
ünite testi
Forum: Ünite Testleri
Son Yorum: serkankaymak
21/05/2023, 15:37
» Yorumlar: 5
» Okunma: 3,172
6. SINIF 5. ÖĞRENME ALANI...
Forum: Ünite Testleri
Son Yorum: serkankaymak
21/05/2023, 15:34
» Yorumlar: 4
» Okunma: 4,019
Atatürk'ün Çocukluk Anıla...
Forum: Değerler Eğitimi
Son Yorum: Serdar Yıldırım
21/05/2023, 12:49
» Yorumlar: 0
» Okunma: 41
2023 LGS TC İnkılap Tarih...
Forum: Herkese Açık Paylaşımlar
Son Yorum: yasinyavuz
15/05/2023, 23:16
» Yorumlar: 3
» Okunma: 4,489

 
Thumbs Up SosyalKampüs Tıpkı LGS Deneme Sınavı-1 (2023)
Yazar: M.Petek_03 - 25/05/2023, 21:38 - Forum: Herkese Açık Paylaşımlar - Yorum Yok


Dosyayı İndirmek İçin Lütfen Bir Kez Tıklayınız. Denemelerin Cevap Anahtarları Sadece Öğretmenler İle Paylaşılmaktadır.

Değerli zümrelerim; LGS kapsamında 2022-2023 I. Dönem kazanımlarını kapsayan SosyalKampüs Tıpkı LGS Deneme Sınavını sizlerle paylaşıyorum. İçeriği, zorluğu ve dizgisi ile tıpkı LGS... Faydalı olmasını dilerim. 

LGS Deneme Sınavı 1 (I. Dönem Kazanımlarını Kapsar) 
MEB Tadında Beceri Temelli Sorular 
Kazanım Listeli Cevap Anahtarlı

Devamını Oku..
Bu konuyu yazdır

  Atatürk'ün Çocukluk Anıları 2
Yazar: Serdar Yıldırım - 21/05/2023, 12:49 - Forum: Değerler Eğitimi - Yorum Yok

ATATÜRK'ÜN ÇOCUKLUK ANILARI
KARDEŞİM MUSTAFA
Ali Rıza Bey'den olma Zübeyde Hanım'dan doğma 1874 tevellütlü Selanikli Ahmet 9 yaşındaydı. Yanında 8 yaşında olan kardeşi Ömer ve 2 yaşında olan Mustafa vardı. Askercilik oynuyorlardı. Ahmet kardeşlerini uygun adım yürütürken, sol sağ, sol sağ yarın bayram olsa diyordu. Aradan zaman geçti. Ömer yoruldu, eh Ahmet de yoruldu. Dön, dön, nereye kadar. Mustafa yorulmadı, dönmeye devam etti. Ahmet, Mustafa'ya laf olsun diye seslendi: Mustafa, bir otur, dinlen. Sen döndükçe biz yorulduk. Sonunda Mustafa söz dinledi ve bir köşeye oturdu. Ahmet ile Ömer daha sonra kalktı ve yürümeye devam etti.

----------------------------------------------------------

ZÜBEYDE HANIM'IN ÇOCUKLARI
Ahmet, Ömer ve Mustafa evin bahçesinde oynuyordu. Birden ortalık Ömer'in çığlıklarıyla inledi. Yetiş Ahmet abi, beni arı soktu. Ahmet yakındaydı, yerden bir dal parçası alıp, kardeşi Ömer'in çevresini saran yaban arılarına saldırdı. Yaban arıları sağa-sola kaçıştı. Ömer hızla eve girdi ve kapıyı kapadı. Biraz sonra Ahmet de eve girdi ve odasına saklandı. Bahçede Mustafa kalmıştı. Mustafa 2 yaşındaydı ve hayata dolu gözlerle bakıyordu. Yıllar sonra Mustafa Kemal adını alacak ve vatanına saldıran düşmandan kaçmayacaktı. Tıpkı 2 yaşında yaban arılarından kaçmadığı gibi. 

----------------------------------------------------

KOBRA
Yıl 1883. Ali Rıza Bey 44 yaşında, oğlu Ömer 8 yaşındaydı. Birlikte yenice tayin edildiği Çayağzı'ndan Selanik'e dönüyordu. Ali Rıza Bey birden patika yolda bir kobra gördü. Kobra diklenmiş ve yerden yüksekliği 1.5 metre kadardı. Ali Rıza Bey, oğlunu kolundan tuttu: Dur Ömer. Bu kobra yılanı. Çok sinirli. Üstüne yürümek yanlış olur. Belki yakında yavruları vardır. Çevresinden dolaşacağız.
Ali Rıza Bey ile Ömer geniş bir yay çizerek kobrayı arkalarında bıraktılar ve Selanik Yenikapı'daki evlerine  döndüler. Ali Rıza Bey kobra olayını anlattığında Zübeyde Hanım şöyle dedi: Baba oğul çok büyük tehlike atlatmışsınız. Böylesi zehirli bir yaratıktan uzak geçmek doğrudur.

--------------------------------------------------

ATATÜRK'ÜN ABLASI FATMA
Fatma, Selanik'teki evde oyuncaklarıyla oynuyordu. Pek çok oyuncağı vardı ve en çok annesinin yünden ördüğü oyuncak bebeğini seviyordu. Bebeğiyle konuşuyordu ama onun karşılık vermemesi Fatma'yı üzüyordu. Fatma'nın bir gün canına tak dedi ve annesine seslendi:  " Anne, bu bebek konuşur diyordun ama şimdiye kadar benimle hiç konuşmadı. "
Annesi Zübeyde Hanım:  " Kızım, belki bugün konuşacak ve sana merhaba diyecek. Ne biliyorsun? "
" O zaman konuşsun ve bana merhaba desin. "
Zübeyde Hanım, sesini incelterek ve çocuk sesi taklidi yaparak konuştu: " Fatma, nasılsın? Ben senin bebeğinim ve seni çok seviyorum. "
Fatma beyninden vurulmuşa döndü ve bebeğinin konuşması onu çok sevindirmişti. Annesine seslendi: " Anne, duydun mu? Bebeğim konuştu ve ben şimdi çok mutluyum. "
Fatma 4 yaşındaydı ve hayata gülen gözlerle bakıyordu. Bebeği işte konuşuyordu. Fatma bebeğiyle Selanik sokaklarında özgür ve mutlu olarak koşabilecekti.

------------------------------------------------------

ATATÜRK'ÜN ABİSİ AHMET
Annesi oğlunu bakkala yollarken: Ahmet, dededen yarım kilo yoğurt alıver, dedi. Akşama size bir sürprizim var. Hamur işi hazırlayacağım ama pide mi, börek mi, asla tahmin edemezsin.
Bunun üzerine Ahmet: Yoğurt alırım ama hani para? Sen para vermezsen, ben yoğurt alamam. Pidedir, börektir hazırlayamazsın.
Zübeyde Hanım: Aman oğlum, elimde hazır para olmasa ben senden yoğurt almanı ister miyim? Al şu paraları, yeter de artar bile.
Ahmet tencereyi alıp bakkala doğru yola çıktı. Paralar cebinde şıngırdıyordu. Bakkaldan içeri girdiğinde bir heykel gibi donakaldı. Dede, tezgahın üstüne kollarını koymuş, başını elleri arasına almış, uyukluyordu. Ahmet sessizce bekledi. Sağa-sola bakındı. Ekmek dolabını açıp kapadı. Bez perdeyi açtı. Peynir almaya geldiğinde dede oradan peynir verirdi. İki teneke vardı. Biri açıktı ve bir miktar peynir satılmıştı. Bakışları tezgaha yöneldi. Kavanozlar içinde türlü tevir şekerleme vardı. En çok sevdiği pişmişti. Bu yumuşak şekerlerden her gün bir kavanoz yese bıkmazdı. Sonradan dede uyandı. Ne oldu, oğlum, ne istemiştin, dedi.
Ahmet: Ben yarım kilo yoğurt alacaktım, dedi.  Ahmet yoğurdu aldıktan sonra eve doğru yöneldi. Annesi pide veya börek hazırlasa ne fark ederdi? İkisi de hazır yemekti ve yanında ayran olsa cana can katardı.

--------------------------------------------------------

ATATÜRK'ÜN ABİSİ ÖMER 
Ali Rıza Bey'den olma Zübeyde Hanım'dan doğma Ömer 8 yaşındaydı. Kuşpalazı (difteri) salgını vardı. O günlerde Mustafa 2 yaşındaydı.
Bir gün Mustafa Kemal'in abisi Ömer yaşıtı Celal ile evlerinin bahçesinde geziniyordu. Celal birdenbire: Bak Ömer, şu yılanı görüyor musun? Ben bu yılanı alır, parmağımın ucunda sallarım, dedi. Yılan dediği parmak kalınlığında, iki karış boyundaydı.
Ömer: Aman, Celal, bırak yılanı gitsin, sana ne zararı var, dedi.
Celal: Öyle deme Ömer, bu yavru yılan büyür, piton olur. Sen 2 metre olsan, bu yılan 10 metre olur. Yıllar sonra sen adam olsan da fark etmez. Bu yılan seni yakalar ve yutar, dedi.
Aradan dakikalar geçti. Celal, yavru yılanı sallamaya devam etti. Ta ki Celal'den bir ah sesi duyulana kadar. Ömer hızla sağına döndü. Celal diz çökmüştü ve sağ eli morarıp şişmeye başlamıştı.
Ömer, yılanın başını tuttu ve sıktı. Yılanın gücü azalmıştı. Sol eliyle yılanın kuyruğunu tuttu. Ters istikamette döndürerek, Celal'le yılanı birbirinden ayırdı. Yılanın başını taşla ezdi. Bir koşu gidip babası Ali Rıza Bey'i yardıma çağırdı. Ali Rıza Bey, Celal'in koluna ısırığın biraz yukarısından mendiliyle sıkma uyguladı. Kanayan yeri emdi, tükürdü. Bu işlemi defalarca tekrar etti. Baygın Celal kendine gelmeye başladı. Ali Rıza Bey'in dudakları hafiften şişmeye başlamıştı.
Bir kaç gün sonra her şey normale döndü. Celal olanları unutmuş, hayatın akışına kapılmış, savrulup gidiyordu. Ömer, arkadaşını kurtardığı için, babasına teşekkür etti. Geri planda olanların takipçisi Mustafa geleceği şekillendireceği günleri düşünüyor ve gülümsemeye çalışıyordu.

SON

Atatürk'ün Çocukluğu - Ezgi Yayınları - Yayın Yılı: Aralık 1994

---------------------------------------------------------------------------

ATATÜRK'ÜN ÇOCUKLUK ANISI: HASİBE NİNE
Bir gün bakla tarlasından çiftliğe dönüyordum. Toprak yolun kenarındaki eski, tek katlı, ahşap bir evde yaşayan Hasibe Nine'ye uğradım. Hal hatır sordum. Yalnızlığını paylaştım. Testiyi alarak yakındaki dereden su doldurup getirdim.
Hasibe Nine: " Sağ ol evladım!  Sen olmasan şurada açlıktan, susuzluktan kıvranacağım. Bana ekmek, yemek, yoğurt getirirsin. Suyumu doldurursun. "
Ne demek efendim? Bu benim insanlık görevim. İnsanlar yardımlaşmalı, yiyeceğini paylaşmalı. Şu güzelim dünyada hoşça vakit geçirmeli, dedim.
" Benim Mustafam, neler de bilirmiş? Çok bilgiliymiş. Civan boylum benim. Gel de ninen sarılsın sana. "
Hasibe Nine'ye sarıldım ama birdenbire ağlamaya başladı.
Ama neden ağlıyorsunuz? Yoksa canınızı mı yaktım?  dedim.
" Yok evladım, canımı yakmadın. Ben yalnızlığıma ağlıyorum. Yaşlı insanlar, yalnız kalırlar. Yalnızlık zor evladım, çok zor. "
Daha sonra en iyi dileklerle oradan ayrıldım. Çiftliğe doğru yoluma devam ettim. Birden ilerideki çimenlerin arasında uçamayan bir güvercin gördüm. Güvercini alarak çiftliğe götürdüm. Dayım, güvercinin incinmiş olan kanadını tedavi edip, sardı. Birkaç günde iyileşir, dedi.
Ertesi gün güvercini Hasibe Nine'ye götürdüm. Onu bir kafese koydu. İyileşince bırakırım, dedi. İyileşince bıraktı ama güvercin biraz uçtuktan sonra geri döndü. Hasibe Nine'yi çok sevmişti ve ondan ayrılmamaya kararlıydı. Orada olduğum zamanlarda güvercin etrafımda uçuyor ve beni saygıyla selamlıyordu.

--------------------------------------------------------------------------

ATATÜRK'ÜN ÇOCUKLUK ANISI: CUMHURİYET İLAN EDERDİM
Mustafa bakla tarlasında bekçilik yaparken, diğer yandan yeni arkadaşlar ediniyordu. Bunlardan biri de Süleyman'dı. Süleyman komşu çiftliğin sahibinin oğluydu. Fırsat buldukça Hüseyin Ağa'nın çiftliğine gelir, Mustafa'yı bulur ve aralarında oynadıkları oyunlara katılırdı.
Bir gün Süleyman yine oyuna katıldı. Koştu, yoruldu. Yarıcı çocukları gidince Mustafa ile Süleyman bir ağacın altına oturdular.  İlk soru Süleyman'dan geldi: Mustafa, sence bu padişahlık ne zamana kadar sürer?
" Çok sürmez. Sınavlarda üç yanlış bir doğruyu götürür ama üç yanlışın götüreceği doğru yoksa, ben padişah olsam ne olacak? Osmanlı İmparatorluğu uçurumun kenarında. "
Süleyman:  " Bravo Mustafa, her sözünün altına imzamı atarım. Bir de padişahların hanımlarından bahsetsen. "
Mustafa:  " Yıkım kararı alırsın. Osmanlıyı ben yıkamam ama düşmanlar yıkar. Padişahlar, Türk kızları dururken, yabancı kızlarla evlendiler ve çöküşü hızlandırdılar. Bir de saraydan çıkmayan padişahlar var. "
Daha sonraki günlerde bu konu konuşulmaya devam etti.  Bir akşamüstü Süleyman, Hüseyin Ağa'nın çiftliğine geldi ve Mustafa'yı buldu. Babasıyla bazı konularda anlaşamadığını, bir tartışma sonunda babasının kendisini çiftlikten kovduğunu söyledi. Babasının son sözleri şunlar olmuştu:  " Süleyman senin padişah karşıtlığını anlamıyorum. Osmanlı İmparatorluğu ne güzel yönetiliyor. Artık bu çiftlikte yerin yok senin. "
Babasının bu sözleri üzerine Süleyman tasını, tarağını toplamadan yola çıktı ve komşu çiftliğe doğru yöneldi. Orada özgün düşünme yeteneğine sahip bir arkadaşı vardı ve Mustafa, onu sokakta bırakmazdı. Gerçek arkadaş zor günde belli olurdu. İyi günde pasta ikram eden, kötü günde lokmanı elinden alana ben gerçek arkadaş demem diyordu, Süleyman.
Mustafa, Süleyman'ı güler yüzle karşıladı. Süleyman olanları anlatınca çok üzüldü. Daha sonra ikisi birlikte Zübeyde Hanım'ın yanına gitti ve arkadaşının yatıya kalması için, gerekli izni alması zor olmadı.

Akşam yemeğinden sonra Mustafa ile Süleyman, sohbete daldı. Konu yine ülkenin geleceğiydi. Bir ülke yönetiminde sadece koltuk sahipleri söz sahibi olmamalıydı. Her vatandaş yönetime karışır, fikir ileri sürer ve yorum yapardı. Padişah, kral, imparator, halkın sesine kulak vermezse tacını, tahtını verirdi.  Bir aralık Süleyman şöyle bir soru sordu: Arkadaş, bilmem inanır mısın, tıpkısının aynısı ben de seninle aynı düşünceler içindeyim. Temsilde, ülke yönetimini sana bıraksalar, yönetim düzenin nasıl olurdu?
Mustafa:  " Ben Cumhuriyet ilan ederdim. Millet Meclisi olmalı. Burada çeşitli vilayetlerden gelen temsilciler olmalı. Halk, beğenmediği yöneticiyi değiştirebilmeli. "
Mustafa ile Süleyman sonraki iki gün birlikte vakit geçirdiler. Pek çok konuda fikir alışverişinde bulundular. Çiftliğin avlusunda gezdiler, dolaştılar, yoruldular. Daha ertesi gün Mustafa komşu çiftliğe giderek, Süleyman'ın babasıyla bir görüşme yaptı ve Süleyman'ı affetmesini istedi. Baba, Mustafa'ya, sen çok zeki ve dünyada eşi bulunmaz bir çocuksun. Seni kıracağıma kafamı kırarım, dedi ve oğlunu affettiğini söyledi. Çiftliğe geri dönen oğlunun fikirlerine her zaman önem verdi. Anlattıklarını dikkatle dinledi.

Atatürk'ün Çocukluğu - Ezgi Yayınları - Yayın Yılı: Aralık 1994

--------------------------------------------------------------
--------------------------------------------------------------

ATATÜRK'ÜN ÇOCUKLUĞU: CİVCİVLER HOROZ OLDU
Dayımın çiftliğinde günler birbiri ardına geçip giderken, bir gün dayım torba dolusu civcivle çıkageldi: Koş Mustafa koş, bak sana civciv getirdim. Onları besle, büyüt, dedi. Ben bir sandalyeye oturdum. Saydım, civcivler on taneydi. Makbule ile Naciye civcivleri besleyip büyütmeme yardımcı olacaktı.
Geçen günlerle birlikte civcivlerin azalmaya başladığını fark ettim. Çiftliğin bahçesinde dolaşan bir kedi vardı ve civcivleri o kapıyordu. Çiftliğe geldikleri ilk gün orta yere bıraktığımızda dört civciv yanıma geliyordu. Beni tercih etmeyenler, Makbule ile Naciye'nin yanına gidiyordu. Kedi onların civcivlerini yedi. Bana inanan dört tanesini büyüttüm. Hepsi horoz oldu.

--------------------------------------------------------------------------

ATATÜRK'ÜN ÇOCUKLUĞU: EVCİLİK ANISI
Çocukluk çağında yaşadığım unutamadığım anıların başında evcilik anısı vardır. Selanik'te sekiz on yaşları arasında komşu kızları evlerinin önüne kilim serer ve evcilik oynardı. Türk çocukları değil ama ermeni ve rum çocukları bunlara rahat vermez, tepelerine dikilir, alay ederdi. Ermeni Krikor: Vay Fatoş, kurmuşsun evini, bakarsın rahatına. Şu kıza çocuğum dersin, yoktur bunun babası?
Rum Yorgo: Olurum ben o çocuğa baba. Yeter ki kapın açık olsun.
Fatoş, sonunda alaylardan bıkmış ve evcilik oyununa bir baba aramış. Sonunda beni buldu. Olanları anlattı. Biz evcilik oynarken, baba olur musun, dedi. Ben hiç düşünmeden evet dedim. Olaylar gözümün önünde cereyan ediyordu ve görünen köy kılavuz istemezdi.
Ertesi gün Fatoşların evinin önüne kilim serilmişti. Temsilde anne Fatoş ve iki kızı yemek yapıyordu. Ben kilimin ortasında oturuyor ve baba rolündeydim. Ermeni ve rum çocuklar gelip geçiyor ve bana bakıyorlardı. O gün tek laf atan, ileri geri konuşan olmadı. Selanikli Mustafa derlerdi bana. Sonraki günlerde çağırdığı zaman Fatoş'un yardımına koştum. Baba rolü oynadım. Bu zaman süresince sataşma olmadı. Ermeni ve rum çocuklar, dilleri damaklarına yapışmış vaziyette geçip gittiler.

--------------------------------------------------------------------------

DÜŞMANIM ÇOK ŞU ANDA
İki yaşındaki Mustafa abisi Ahmet ile Selanik'in toprak sokağında gidiyordu. Şu temmuz sıcağında deniz kıyısı en iyi yerdi. Ege denizi, adaları çok olan prima bir yerdi. Görkemli bir dev, adadan adaya ayak basar, ayağını suya değdirmeden Girit'e ulaşırdı.
Ortaçağ kalığı zihniyete bel bağlamadan, özgün fikir üreten Selanik'in yıldız çocukları, atılım içindeydi. Aralarında tartışma oluyordu. Bugünkü konuşmaların odak noktası: Dünya dursa ne olurdu? Birkaç saattir süren fikir ayrılıkları neredeyse kavgaya dönüşecekti ki, Ahmet ile kardeşi Mustafa ufukta göründü. Çocuklar, bunlar Ahmet ve Mustafa. Olayı onlara anlatalım, onlar ne derse kabullenelim, düşüncesinde birleştiler.
Dünya dursa ne olur sorusuna Ahmet: Dünyadaki yaşam son bulur, dedi. Bak biz de öyle dedik, siz karşı çıktınız, diyenler sesini yükseltince tartışma giderek alevlendi. Bunun üzerine Ahmet, iki elini havaya kaldırıp teslim işareti çizdikten sonra herkes sustu. Ali şöyle dedi, Veli böyle dedi, demeyi bırakalım ve Mustafa'ya kulak verelim. Mustafa ne derse o olsun,  tamam mı, deyince herkes tamam dedi.
Ahmet: Mustafa dünya dursa ne olur? diye sordu.
Mustafa: Dünya durmaz, döner, dedi ve bütün ağızlar açık kaldı.

---------------------------------------------------------------------------

ATATÜRK'ÜN ÇOCUKLUĞU - ÇİĞDEM TOPLADIK
Bir kış günü sabahı saat 8 sularında Zübeyde Hanım uyanmıştı. Sağa-sola bakındı. Ali Rıza Bey derin uykudaydı. Gümrük memuru olduğu için, geç yatmıştı çünkü ertesi gün tatildi. Öğleden önce kalkmazdı. Zübeyde Hanım çocukların odasına yöneldi. İki yaşındaki Mustafa yatağında uyuyordu. Abileri Ahmet ve Ömer yataklarında yoktu. Beyninden vurulmuşa döndü. Kim, neden yavrularını annesinden ayırırdı? Bu durum inanılmaz bir vurdumduymazlık değil miydi? Kim, ne isterdi bir çocuktan? Diğer odaya baktı. Bahçeye çıktı. Sarışın, mavi gözlüm dediği , canları Ahmet ile Ömer ellerinde birer toprak tencere olduğu halde geliyordu. Oğulları yanına gelince Zübeyde Hanım sordu: Sabahın körü yatağınızda yoksunuz. Bu tencereler de neyin nesi? Bunların içinde ne var?
Ahmet: Anne, gece çiğ yağdı, biz de çiğdem topladık. Hani saksıdaki güllerim, sümbüllerim soluyor dediydin ya, biz de bu durumun önüne geçmek istedik.
Zübeyde Hanım'ın izin vermesiyle oğulları saksılara çiğdem döktü. Aradan günler geçtikçe solmaya yüz tutan güller, sümbüller canlandı, çiçek açtı.

-----------------------------------------------------------------

GÜVERCİN YAVRULARI
Ali Rıza Bey ile Zübeyde Hanım'ın oğulları Ahmet ile Ömer, Selanik'teki evlerinin bahçesinde geziniyordu. Bu bahçedeki ağaçlara nedense güvercinler daha çok konardı. İlkbaharın gelmesiyle birlikte güvercinler yumurtlar ve günler sonra yumurtadan yavrular çıkınca bunları besler, yavrular büyüdükten sonra yuvadan uçup giderdi. Ahmet ile Ömer bu durumu alkışlardı.
Yıl 1883. Ahmet 9, Ömer 8 yaşında. Bir ilkbahar sabahı. Ahmet sabah erkenden kuş cıvıltılarına uyandı. Kardeşi Ömer'i uyandırıp birlikte bahçeye çıktı. Günlerdir takip ettikleri güvercin yuvasındaki 4 yumurtadan 4 yavru güvercin dünyaya gelmişti. Anne ve baba güvercin yavrularına yiyecek bulmak için, uçup gitti. Aniden gökyüzünde bir kartal belirdi ve dönerek alçalarak yuvanın başına kondu. Bir kaç dakika sonra yuvada yavru kalmamıştı.
Ahmet ile Ömer bu durumu korku dolu gözlerle izledikten sonra eve kaçtı ve bahçe kapısını içeriden kilitledi. Tam doymayan kartal bahçe kapısına doğru hamle yaptı ve kapıya çarpıp yere düştü. Daha sonra uçup giden kartal bir daha oralarda görünmedi. 

------------------------------------------------------------------------

ATATÜRK'ÜN ÇOCUKLUĞU:  İYİ YÜREKLİ KIZ
Atatürk'ün ablası Fatma dört yaşındaydı. Bir bebeği vardı, onunla oynuyordu ama bu yetmiyordu. Canı çok sıkılıyordu.Mutfakta yemek pişiren annesinin yanına gitti. Anne, yanına geldim ama bana masal anlatmanı istemiyorum. Bana anlatacak bir hikayen var mı?
Annesi: Aman kızım, ne demek? Sen iste yeter ki benim masallar kadar anlatacak hikayelerim de pek çoktur. Bir adam varmış, insanları çok severmiş. Fakirlere yardım etmek istermiş ama cebinde parası yokmuş. Ah, bir param olsa da şu dünyada fakir kalmasa, diye düşünürmüş. Bu adam sonunda altmış dört yaşına girmiş. Ben en azından bir bu kadar daha yaşarım, dermiş.
Bir gün bu adam yol kenarından giderken, ilaç satan bir dükkanın önünden geçiyormuş. Orada çalışan tezgahtar on altı yaşlarında bir kızmış. Bu adama gülümsemiş ve selam vermiş. Adam da gülümsemiş ve kızın selamını almış. Aradan günler, aylar, yıllar geçmiş.

Bir gün bu adam dağda, bayırda gezerken bir sandık altın bulmuş. Sandığı sırtladığı gibi evine taşımış. Zaman içinde altınların bir kısmını harcamış. Kalanı son nefesini vermeden önce iyi yürekli kıza bağışlamış. İyi yürekli kız altınların kimden geldiğini anlayamamış ama yıllarla altınları harcamış. Köşklerde yaşamış.
Fatma: Anne, hikaye çok güzeldi, demiş. Mutfaktan çıkmış, odasına gitmiş. Acaba ben de günün birinde böyle bir sandık altın bulabilir miyim, diye düşüncelere dalmış.

--------------------------------------------------------------------------

ARKADAŞIM MUHAN   
Atatürk'ün abisi Ahmet 9 yaşındaydı. Selanik'te komşu kadınlar bir evde  toplanmıştı. Aralarında güncel olayları konuşuyor ve dedikodu yapıyordu. Evin oğlu Muhan, Ahmet ve bir arkadaşı ayrı odada akılları yettiğince devlet yönetimi üzerinde fikir üretiyor, yorum yapıyordu. Ahmet, bu gidişat kötüdür, sonuç karanlıktır. Mutlaka aydınlığa çıkılması gerekir, diye anlatırken, Muhan sözünü kesti: Senin aklın kesiyor da yöneticinin aklı kesmiyor mu? O kadar yardımcısı var. Bunlar boşa mı kürek çekiyor? dedi.
Ahmet: O ve onlar, bu durumu fark ediyordur ama önlemini almıyordur. Bu düzenin değişmesini istiyordur. Benim annem Türk ve ben yönetici olsam benim destekçim olurdu. Eğer annem fransız veya italyan olsa beni yanlış yönlendirirdi. Bilmem anlatabildim mi? dedi.

Ahmet sözlerini bitirdikten sonra kısa bir sessizlik oldu. Diğer arkadaşı Muhan'a lavabonun nerede olduğunu sordu. İkisi birlikte odadan çıktı. Ahmet yalnız kalmıştı. Muhan'ın üstüne oturduğu minder Ahmet'in ve arkadaşının minderinden daha büyüktü. Ahmet minderini bırakıp Muhan'ın minderine oturmak istedi. Minderi kaldırdığında altında kağıt para olduğunu gördü. Anında minderin üstüne oturdu ve içini bir korku kapladı. Bu para kaybolursa ve sonradan sen aldın derlerse,  ne yapardı? Korku dolu gözlerle hayata bakarken, iki arkadaşı az sonra geldi. Ahmet'in ağzını bıçak açmadı ve onlar gündelik konulardan konuştu. Daha sonra annesi Zübeyde Hanım odanın kapısını açıp, haydi Ahmet, gidiyoruz, dedi. Arkadaşları odadan çıkınca son bir kez minderin altına baktı. Para orada duruyordu. Gönül rahatlığı içinde odadan çıktı ve annesiyle birlikte eve doğru yürüdü.

--------------------------------------------------------------------

ATATÜRK'ÜN ÇOCUKLUĞU: GERÇEK BİR HİKAYE
Atatürk'ün ağabeyi Ahmet masalları sevmezdi. Bire bin katılarak anlatılan ve çocukların hayal dünyalarını olumsuz yönde etkileyen masallardan hoşlanmazdı. Devler ve cüceler, dünyada bir zamanlar yaşamışlardı. Sen on metrelik bir devi bir buçuk metre boyundaki Keloğlan'a rakip olarak gösteremezdin. Annesi Zübeyde Hanım mutfaktayken, Ahmet geldi: Anne, gerçekten yaşanmış bir hikaye biliyorsan anlat yoksa konuşmasak da olur. Ben burada sessizce oturur ve senin yemek yapmanı ilgiyle izlerim, dedi.

Annesi: Aman oğlum, sen iste, ben sana istemediğin kadar gerçekten yaşanmış hikaye anlatırım. Şu yaşadığımız zaman diliminde bir Mehmet Bey varmış. Bu Mehmet Bey'in buğday, arpa tarlaları, üzüm bağları, portakal, elma, armut bahçeleri bulunuyormuş. Hanımının adı Asiye'ymiş. Uzun boyluymuş. Asiye Hanım'ın da tarlaları çokmuş. Bunların Emin, Zehra, Remziye ve Recep adında dört çocuğu varmış.  Emin zaptiye ( polis ) olmuş. Evlenmiş, çocukları olmuş. Zehra da evlenmiş. Damat bey Nurettin çok hayırlı biriymiş! Zehra'nın babası ve annesi ile sohbeti koyulaştırmış. Babam benim, canım annem ile başlayan afralı tafralı konuşmalarıyla Mehmet Bey ve Asiye Hanım'dan tapuları birer birer almış. Bunun üzerine Nurettin tarlaları, bahçeleri satmış ve lokantalarda, gazinolarda herkese yemek ve içki ısmarlamış. Lokantaların önüne masa, sandalye koydurmuş. Ali gel, Veli gel diyerek evine, işine gideni yolundan döndürmüş. Onları beslemiş.

Aradan günler, aylar geçmiş. Paralar suyunu çekmiş. Mehmet Bey ve Asiye Hanım'ın elinde sadece bir buğday tarlası kalmış. Daha sonra bu damat İstanbul'a taşınmış. İki oğlu, bir kızı varmış. Ailesiyle birlikte uzun yıllar yaşamış. Sonradan hepsi aramızdan ayrılmış.
O son kalan buğday tarlasının ortasına ekilmediği bir yıl adamın biri bir ev yapmış. Tarla sahipliymiş. Mahkeme olmuş, kadıya gidilmiş. Adam, boş tarla, ne bileyim, sahipsiz sandım. Yeter ki evimi yıkmayın, demiş. Mahkeme uzamış, gitmiş. Aradan uzun yıllar geçmiş. Nice kadılar, hakimler gelmiş, geçmiş. Mehmet Bey ve Asiye Hanım bu dünyadan göçünce mirasçıları olan çocukları ve torunları mahkemeye çağrılır olmuş.
Ahmet: Anne, öyle bir hikaye anlattın ki benim dünyamı değiştirdin. Bambaşka bir Ahmet oldum. Şu an kendimi yüz yaşında hissediyorum. Yüz yıl daha yaşar mıyım, bilinmez. Sen böyle hikayeler aklına geldikçe bana anlat. Ben ilgimi senden esirgemem.

SON

Atatürk'ün Çocukluğu - Ezgi Yayınları - Yayın Yılı: Aralık 1994

Devamını Oku..
Bu konuyu yazdır

  2023 LGS TC İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük Final Denemeleri
Yazar: Metin Özdamarlar - 15/05/2023, 17:15 - Forum: Herkese Açık Paylaşımlar - Yorumlar (19)


Dosyayı İndirmek İçin Lütfen Bir Kez Tıklayınız. Denemelerin Cevap Anahtarları Sadece Öğretmenler İle Paylaşılmaktadır.
.pdf   
  • Boyut: 439.64 KB
  • İndirme Sayısı: 3454
  • .pdf   
  • Boyut: 436.07 KB
  • İndirme Sayısı: 2313
  • .pdf   
  • Boyut: 433.57 KB
  • İndirme Sayısı: 2253


  • 2023 LGS TC İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük Final Denemeleri

    Devamını Oku..
    Bu konuyu yazdır

      8.Sınıf T.C. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük 7.Ünite Online Oyunlar PDF (5 Adet)
    Yazar: mustafakarakus - 12/05/2023, 12:28 - Forum: 8.Sınıf T.C. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük - Yorum Yok


    Dosyayı İndirmek İçin Lütfen Bir Kez Tıklayınız. Denemelerin Cevap Anahtarları Sadece Öğretmenler İle Paylaşılmaktadır.
    .pdf   
  • Boyut: 109.3 KB
  • İndirme Sayısı: 13


  • 8.Sınıf T.C. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük 7.Ünite Online Oyunlar PDF (5 Adet)

    Devamını Oku..
    Bu konuyu yazdır

      7.Sınıf Sosyal Bilgiler 7.Ünite Online Oyunlar PDF (6 Adet)
    Yazar: mustafakarakus - 12/05/2023, 12:26 - Forum: 7.Sınıf Sosyal Bilgiler - Yorum Yok


    Dosyayı İndirmek İçin Lütfen Bir Kez Tıklayınız. Denemelerin Cevap Anahtarları Sadece Öğretmenler İle Paylaşılmaktadır.
    .pdf   
  • Boyut: 112.63 KB
  • İndirme Sayısı: 30


  • 7.Sınıf Sosyal Bilgiler 7.Ünite Online Oyunlar PDF (6 Adet)

    Devamını Oku..
    Bu konuyu yazdır

      6.Sınıf Sosyal Bilgiler 7.Ünite Online Oyunlar PDF (9 Adet)
    Yazar: mustafakarakus - 12/05/2023, 12:25 - Forum: 6.Sınıf Sosyal Bilgiler - Yorum Yok


    Dosyayı İndirmek İçin Lütfen Bir Kez Tıklayınız. Denemelerin Cevap Anahtarları Sadece Öğretmenler İle Paylaşılmaktadır.
    .pdf   
  • Boyut: 116.22 KB
  • İndirme Sayısı: 17


  • 6.Sınıf Sosyal Bilgiler 7.Ünite Online Oyunlar PDF (9 Adet)

    Devamını Oku..
    Bu konuyu yazdır

      8.Sınıf İnkılap Tarihi 7.Ünite Test Soruları ve Cevap Anahtarı
    Yazar: mustafakarakus - 10/05/2023, 12:44 - Forum: Konu Kazanım Testleri - Yorum Yok


    Dosyayı İndirmek İçin Lütfen Bir Kez Tıklayınız. Denemelerin Cevap Anahtarları Sadece Öğretmenler İle Paylaşılmaktadır.

    8.Sınıf İnkılap Tarihi 7.Ünite Test Soruları ve Cevap Anahtarı

    Devamını Oku..
    Bu konuyu yazdır

      8. Sınıf İnkılap Tarihi 7. Ünite Ders Notu
    Yazar: mustafakarakus - 10/05/2023, 12:38 - Forum: Ders Videoları - Yorum Yok


    Dosyayı İndirmek İçin Lütfen Bir Kez Tıklayınız. Denemelerin Cevap Anahtarları Sadece Öğretmenler İle Paylaşılmaktadır.
    .pdf   
  • Boyut: 309.43 KB
  • İndirme Sayısı: 17


  • 8. Sınıf İnkılap Tarihi 7. Ünite Ders Notu

    Devamını Oku..
    Bu konuyu yazdır

      7. Sınıf Sosyal Bilgiler 7. Ünite Test
    Yazar: mustafakarakus - 10/05/2023, 12:35 - Forum: Konu Kazanım Testleri - Yorum Yok


    Dosyayı İndirmek İçin Lütfen Bir Kez Tıklayınız. Denemelerin Cevap Anahtarları Sadece Öğretmenler İle Paylaşılmaktadır.
    .pdf   
  • Boyut: 608.84 KB
  • İndirme Sayısı: 45


  • 7. Sınıf Sosyal Bilgiler 7. Ünite Test

    Devamını Oku..
    Bu konuyu yazdır

      7. Sınıf Sosyal Bilgiler 7. Ünite Bulmaca
    Yazar: mustafakarakus - 10/05/2023, 12:33 - Forum: Etkinlik Önerileri - Yorum Yok


    Dosyayı İndirmek İçin Lütfen Bir Kez Tıklayınız. Denemelerin Cevap Anahtarları Sadece Öğretmenler İle Paylaşılmaktadır.
    .pdf   
  • Boyut: 541.1 KB
  • İndirme Sayısı: 18


  • 7. Sınıf Sosyal Bilgiler 7. Ünite Bulmaca

    Devamını Oku..
    Bu konuyu yazdır


    Türkiye
    Powered by MyBB © 2002-2023 MyBB Group
    Forum Destek Yetkilisi: Samed BAYRAM


    Türkiye